İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için maddi ihtiyaçlarının ve isteklerinin karşılanması gerekir. Sağlık, eğitim, güvenlik ve ulaşım gibi temel hizmetlerin yanı sıra, insanın en temel maddi ihtiyaçları yiyecek, giyecek ve barınmadır. İnsanın otomobil, beyaz eşya, bilgisayar sahibi olma; sinemaya ve tiyatroya gitme; kitap ve gazete satın alma; tatil yapma gibi maddi istekleri de vardır. İnsanın maddi ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılamak için mal ve hizmetler üretilmektedir. İnsan, üretilmiş mal ve hizmetleri tüketerek maddi yaşamını sürdüren bir varlıktır. Mal ve hizmetlerin üretimi, bölüşümü ve tüketimi toplumsal yaşamın ekonomi alanını oluşturmaktadır.
Piyasa, ürettikleri mal ve hizmetleri satarak kâr etmeye çabalayan üreticiler ile ihtiyaç ve isteklerini karşılamaya çabalayan tüketicileri alışveriş için bir araya getiren, mal ve hizmetlerin üreticilerden tüketicilere doğru akışını sağlayan ekonomik bir kurumdur.
Devlet ise vergi toplayarak, kamusal hizmetler sağlayarak, piyasa süreçlerini düzenleyip denetleyerek, ekonomik kalkınmaya yönelik politikalar tasarlayıp uygulayarak, yoksulluğu ve sosyoekonomik eşitsizlikleri azaltıcı önlemler alarak ekonominin işleyişini ve toplumsal gelişmeyi etkileyebilen siyasal bir kurumdur.
İktisat; ekonominin işleyişini, piyasa süreçlerini, devletin ekonomiye etkilerini ve piyasaya müdahalelerini inceleyen hem sosyal, hem de teknik bir bilimdir. Tüm bu işleyişi, süreçleri, etkileri ve müdahaleleri anlayabilmek için iktisat biliminde gerek kurumsal ve tarihsel çözümleme çerçeveleri, gerekse teorik ve uygulamalı modeller kullanılmaktadır. Bu nedenle, “iktisat okuryazarlığı” hem kurumsal ve tarihsel, hem de teorik ve uygulamalı bir bilimsel altyapı edinmeyi gerektirir.
İktisatta ekonomi, devlet ve toplum arasındaki karmaşık kurumsal etkileşimleri uzun dönemli ve kapsamlı bir bakış açısıyla inceleyebilmek için tarihsel çözümlemelerden ve karşılaştırmalardan yararlanılmaktadır. Teorik ve uygulamalı iktisatta ise, gerçek dünyanın karmaşıklığını anlamayı kolaylaştırmak amacıyla, basitleştirici varsayımlar içeren matematiksel modeller oluşturulmakta ve bu modellerin geçerliliğinin gerçek veri kümeleri kullanarak sınanmasını sağlayan istatistiksel yöntemler kullanılmaktadır.
Tarihsel ve kurumsal bakış açılarıyla yapılan iktisadi çözümlemeleri, genel olarak, siyasal iktisat başlığı altında toplamak mümkündür. Siyasal iktisatta, ekonominin işleyişi ile siyasal ve toplumsal kurumların evrimi kapsamlı bir tarihsel bütünlük içinde incelenir. Siyasal iktisadi yaklaşımların birçoğunda; ekonomik dinamikler ile siyasal ve toplumsal yapıların coğrafyaya, ülkeye ve tarihsel döneme göre gösterdiği farklılıklar dikkate alınır. Siyasal iktisat, en geniş anlamıyla, ekonominin siyasal ve toplumsal kurumlardan soyutlanmadan, tarihsel bir bakış açısıyla ele alındığı sosyal bilim alanı olarak tanımlanabilir. Bu nedenlerle, siyasal iktisatta, siyaset bilimi ve sosyoloji gibi temel sosyal bilim alanlarıyla daha belirgin disiplinler-arası bağlantılar kurulur ve tarih temelli araştırma yöntemleri daha yoğun kullanılır. Siyasal iktisadın alt çalışma alanlarından bazıları şunlardır: İktisadi tarih, iktisadi düşünce tarihi, Marksist siyasal iktisat, bağımlılık teorisi, neo-Marksist teoriler, dünya-sistemleri analizi, kalkınma iktisadı, yapısalcı iktisat, post-Keynesgil iktisat, uluslararası kalkınma çalışmaları, uluslararası siyasal iktisat, evrimsel siyasal iktisat, kurumsal siyasal iktisat, kültürel iktisat…
Çoğulcu ve işlevsel bir iktisat müfredatında, iktisat teorisi öğretiminin tarihsel ve kurumsal bakış açılarıyla ve siyasal iktisadi yaklaşımlarla daha yoğun desteklenmesi gerektiği görüşü, son yıllarda giderek daha çok dile getirilmeye başlamıştır.
Matematiksel modellerden ve istatistiksel yöntemlerden yaygın olarak yararlanan iktisat teorisi iki ana bölümden oluşur:
1) Üretici ve tüketici birimlerin (firmaların ve hane halklarının) iktisadi seçimlerini bireysel veya sektörel düzeyde inceleyen ve devletin piyasaya yönelik politikalarının bu iktisadi seçimleri nasıl etkilediğini araştıran mikroiktisat teorisi,
2) Ekonomiyi ve piyasaları ülke düzeyinde inceleyen, devletin ülke ekonomisinin genel işleyişini etkileyebilecek politikalarını ele alan ve dünya ekonomisinin ülke ekonomisi üzerindeki etkilerini araştıran makroiktisat teorisi.
- Mikroiktisadın üretici teorisi kısmında üreticilerin iş gücü, sermaye ve toprak gibi kısıtlı üretim faktörleri ile ham madde, ara mal, elektrik, yakıt ve su gibi üretim girdilerini en düşük maliyetle ve en verimli üretim sonuçlarını elde edecek biçimde kullanmalarının koşulları incelenir. “Tam rekabet”, “tekelci rekabet” ve “tekel” gibi farklı piyasa yapılarının, üreticilerin kararlarını ve kârlılıklarını nasıl etkilediği de üretici teorisinin konusudur. Mikroiktisadın tüketici teorisi kısmında ise tüketicilerin ihtiyaç ve isteklerini, gelir kısıtı altında, tüketimden en çok faydayı sağlayacak biçimde karşılayabilmelerinin koşulları ele alınır. Alternatifler arasında “en iyi” olanı seçmenin koşullarını ve yollarını araştıran mikroiktisatta üreticilerin seçimleri piyasanın arz bileşenini, tüketicilerin seçimleri ise piyasanın talep bileşenini oluşturur. Piyasa fiyatı arz ve talep tarafından birlikte belirlenir. Arz veya talepteki değişimler piyasa fiyatının da değişmesine neden olur. Devletin alım-satım ve gümrük vergileri koyarak, ithalat kotaları uygulayarak, taban ve tavan fiyatlar belirleyerek, tüketiciyi veya üreticiyi sübvanse ederek piyasa süreçlerine müdahale etmesinin etkileri de mikroiktisatta incelenir. Mikroiktisadın alt alanlarından bazıları şunlardır: Dış ticaret teorisi, endüstriyel iktisat, teknolojik yenilik iktisadı, evrimsel iktisat, işgücü iktisadı, tüketici davranışı iktisadı, tarımsal iktisat, kamusal iktisat, refah iktisadı, oyun teorisi, piyasa tasarımı teorisi, regülasyon iktisadı, deneysel iktisat, davranışsal iktisat…
- İktisat teorisinin diğer ana bölümü olan makroiktisat teorisi ise mal ve hizmet, iş gücü, para, döviz ve sermaye piyasalarını ulusal ve uluslararası ekonomi düzeylerinde inceler. Ulusal gelir muhasebesi; ekonomik büyüme; enflasyon; işsizlik; para ve maliye politikaları; faiz oranlarının ve döviz kurlarının belirlenmesi; döviz kuru sistemleri; cari işlemler dengesi; sermaye hareketleri; ödemeler dengesi; iş çevrimleri; ekonomik durgunluk ve finansal krizler ile dünya ekonomisinin işleyiş dinamikleri makroiktisadın temel araştırma alanları arasında yer alır. Bir ülkede belirli bir dönemde üretilmiş tüm nihai mal ve hizmetlerin toplam değerini ifade eden Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYİH); GSYİH’deki değişimleri ölçen büyüme oranı; GSYİH’nin temel bileşenleri olan özel tüketim, özel yatırım ve kamu harcamaları ile toplam ihracat ve toplam ithalat; fiyatlar genel düzeyindeki değişimleri ölçmeye yarayan enflasyon oranı; çalışmak istediği ve iş aradığı hâlde iş bulamayanları ifade eden işsizlik oranı; ülke ekonomisi düzeyinde tüketimi, tasarrufu ve yatırımı etkileyen faiz oranları; gerek dış ödemeler dengesini, gerekse yurt içi mal, hizmet ve para piyasalarını etkileyebilen döviz kurları; yurt içi tasarrufların yurt içi yatırımları finanse etmekte yetersiz kalmasından kaynaklanan cari açık; dış borçlar; portföy yatırımları; doğrudan yabancı yatırımlar; merkez bankası rezervleri; uluslararası yatırım pozisyonu gibi değişkenler temel makroiktisadi göstergelerdir. Makroiktisadın alt alanlarından bazıları şunlardır: Büyüme iktisadı; istihdam ve işsizlik çalışmaları; iş çevrimleri teorileri; hesaplanabilir genel denge modelleri; dinamik stokastik genel denge modelleri; uluslararası finansal iktisat; parasal iktisat; enflasyon teorileri, döviz kuru teorileri; faiz oranı teorileri; finansal kriz teorileri; merkez bankacılığı çalışmaları; maliye politikası iktisadı…
- İktisatta gerek mikroiktisadi, gerekse makroiktisadi teoriler matematiksel modeller yardımıyla kurgulanır ve oluşturulur. Gerçek dünyadaki firmalara, hane halklarına, sektörlere, endüstrilere, piyasalara ve ulusal ekonomilere ait ekonomik verilerin bu teorilere dayanan hipotezleri destekleyip desteklemediği ise istatistiksel yöntemler kullanılarak sınanır. İktisadın, matematiğin ve istatistiğin bir arada kullanılmasını gerektiren bu sınama alanı ekonometri olarak adlandırılmaktadır. Ekonometri, dünyanın önde gelen üniversitelerinde iktisat müfredatının temel bileşenlerinden biridir.
- Çağdaş iktisat eğitiminde matematiğin ve istatistiğin özel bir önemi vardır. Bu nedenle, yüksek nitelikli bir iktisat eğitimi, matematiksel modelleri ve istatistiksel yöntemleri çok iyi öğrenmeyi gerektirir. Böyle bir eğitimi de ancak teknik yönü güçlü iktisat bölümleri ve programları verebilir.