Bilim teknoloji ve sanat

syringe floating near person s hand

Bilim hakikat olanı, mutlak olanı arar. Eleştiriye kapalı şüpheye açıktır. Örnek vereyim. Dünya yuvarlak olmasa tepsi şeklinde olsa demiş olsanız, bu bilimsel olmaz. Ama ‘dünya belki de yuvarlak değildir, nereden biliyoruz ki “derseniz bu bilimseldir.

Bilim kaosun içindeki düzeni görmeye anlamaya çalışır. Karışık olanı pek sevmez. Kanunlar, kurallar ve kaideler hep bilimsel düşüncenin sonucudur.  Örneğin neden kırmızı ışıkta durulur? Çünkü biz ortak olup bir renk seçmemiş olsa idik kavşaklarda kimbilir ne kazalar yaşanırdı.

 Bilim insanın evreni anlama, teknoloji ise o evreni değiştirme çabasıdır. Bu değişiklikleri bazılarına göre uyum sağlamak için yaparız. Bazılarına göre ise sadece konforumuzu artırmak için böyle bir çabaya gireriz. Her iki durumda da başınıza yeni dertler açarız. Belki bu dertler başka bir yazının konusu olur. Konuyu da fazla dağıtmadan sanat konusuna geçelim.

 Sanatçının kafası güzeldir, güzeli arar. Kaprislidir. Beğenmez. Kurallarla ilgilenmez, düzeni umursamaz. Şüphe ile işi olmaz. O eleştiri peşindedir, hayal gücü ile çalışır. Dünyanın elips şeklinde olması ile değil hangi şekilde olsa idi daha estetik duracağı ile ilgilenir.

Bu yazıda bilim ile sanatı ayırmaya çalışmak gibi saçma sapan bir işe giriştim. Sonuçta bilim ile sanat sadece evrene insanın iki değişik açıyla bakmasıdır. Aynı evrene iki farklı yorumdur.

 O yüzden diyorum ki bilim kuralları koyar, sanat ise bu kuralları altüst eder. Bizde bakıp şöyle deriz” altı üstünden güzelmiş”

Bilim teknoloji ve sanat

Bir Cevap Yazın

Başa dön